YAĞCI : Ticari gemilerde makine
bölümünde çalışan, makinaların yağ durumuyla ilgili gemi
adamı |
YAĞLI BALIK :Dokularında yağ miktarı
yüksek olan balık. Genellikle dokular %2’den fazla yağ
ihtiva eder. |
YAKA : Ağların alt ve üst kenarları.
Kurşun takılı yakaya kurşun yakası, mantar takılı olana
mantar yakası denir. |
YAKA : Yelkenlerin kenar ve
köşelerine denir. Köşeler:Çördek köşesi: Üçgen (Markoni)
yelkenlerde yelkenlerin basıldığı (hisa edildiği)
mandarın bağlı olduğu üst köşe.Karula köşesi: Ana
yelkende direk veya ıstralya dibindeki köşe. Iskota
köşesi: Iskotanın bağlandığı (flok, cenova) veya yakın
olduğu köşe.Yakalar:Orsa yakası: Rüzgarın girdiği (direk
veya ıstralya) kenarı.Altabaşo yakası: Alt yaka, bumba
veya güverteye yakın olan kenar.Güngörmez yakası:
Rüzgarın çıktığı kenar |
YAKADA TUT : Yelkenli teknelerde
rüzgarı orsada tutması için verilen komut |
YAKAMOZ : Gece denizde
tek hücrelilerin tarafından parlamalarıyla oluşan parıltı.
Küreklerin kımıldanışıyla, balık ve tek gözelilerin
hareketleriyle ortaya çıkan ışıldama. |
YAKAMOZ : Yelkenli teknelerde
rüzgarı orsada tutması için verilen komut . |
YALANCI YEM : Tüy ve iplikten
yapılan sinekler, bir veya daha çok uçlu iğne ile
donatılmış yumuşak plastik yemler, muhtelif kaşıklar,
döner kanatlı yemler, çeşitli şekillerde ve renkte
yemlerdir. |
YALI KÜTÜĞÜ : Kemereleri kemere
astarı üzerine iyice bindirmek için kullanılan ve
güverteden birazca yüksekçe olarak içten geminin
etrafını kuşatan kuşaklar;Üst güverte kenarlarında
suların akması için küpeşte boyunca yapılmış yarısı açık
oluklar. |
YALI KÜTÜĞÜ ASTARI : Ağaç gemilerde
yalı kütükleri üzerine alabandaya boydan boya vurulan
kalın kaplamalar. |
YALPA : Dalgaların bordadan alınması
ile teknenin sancaktan iskeleye, iskeleden sancağa
sallanması |
YALPA OMURGASI : Teknelerin
yalpalamasını azaltmak için karina kısmına baştan kıça
doğru uzanan omurga biçimindeki çıkıntı. |
YALPA PALETİ : Gemiler seyir halinde
iken yalpaya düştüklerinde üzerlerinde bulunan
vasıtaların düşmemesi veya hasar olmaması maksadıyla
vasıta mataforaları cundalarından matafora üzerindeki
koç boynuzlarına volta edilmiş bosalara çapraz olarak ve
vasıtaların üzerinden dolaştırılan bez veya halattan
yapılmış kuşaklar. |
YAN
ÇİZGİSİ : Balıkların yanlarında bulunan, çeşitli
duyargaları olan çizgi. |
YAN MATAFORASI : Bordalara dik
olarak bulunan içeri ve dışarı albura edilebilen limanda
denize indirilmiş vasıtaların bağlandığı üzerinde
personelin inip çıkması için şeytan çarmıkları
donatılmış matafora |
YAN YELKENLER : Yarım serenler ve
gizler üzerine açılan yelkenler ve floklar. |
YANAŞMAK : Aborda. |
YANDAN ÇARKLI : Yandan pervaneli
(davlumbaz)gemiler. |
YANLAMAK : Kıyılamak |
YAPAY YEM : Tüy ve iplikten yapılan
sinekler, bir veya daha çok uçlu iğne ile donatılmış
yumuşak plastik yemler, muhtelif kaşıklar, döner kanatlı
yemler, çeşitli şekillerde ve renkte yemleri, (Her bir
yapay yem, üzerindeki tüm donanımlarıyla 1 olta iğnesi
eşdeğeri olarak değerlendirilir) |
YAPIŞMAK : Bir halatı kuvvetli tutup
çekmek. |
YAPRAK : Yelkenleri oluşturan branda
bezlerinin ve sancakları oluşturan şalilerin enine
denir. Milli sancakların büyüklükleri yaprak adetleri
ile ölçülür; bir, iki ve üç yapraklı gibi ifade edilir. |
YAPRAK : Lüfer boyudur.
Defnenin bir boy büyüğü. 8-10 cm. uzunluğundadır. Bir
kg.a 18 ile 30 ad. arası girer. |
YAPRAK YEM: Balığın bir tarafının
filetosu. |
YAPRAKLAMAK : Yelkenlerin boşalarak
bayrak gibi dalgalanması. |
YARBAŞI : Sığ sulardan derin sulara
inen deniz dibi. |
YARDA : 0.941 metre uzunluğunda ölçü
birimi. Bir mil 2000 yarda. |
YARDIM : Bir geminin veya gemide
bulunan şeylerin, üçüncü kişilerin yardımıyla deniz
kazasından kurtarılması. |
YARDIMCI MAKİNE : Gemilerin ana
makinelerinin çalışmalarına yardımcı akaryakıt
tulumbaları, hava körükleri, su tulumbaları,
jeneratörler gibi makineler. |
YARIM LATİN YELKENİ : Bosa yakaları
latin yelkenine göre biraz uzun olan ve genellikle
aşırmalı olarak kullanılan yelken. |
YARIM OTURAK : Filikalarda kürek
çekerken ayak dayanılan ağaç basamak. |
YARIMAY ISKARMOZ : Küreklerin
çekilmesi için küpeşte üzerindeki deliklere geçirilen ve
uç kısımları hilal şeklinde olan ıskarmoz. |
YASLAMAK : Bir teknenin hareket
kabiliyetini kaybederek, akıntı veya rüzgar etkisi ile
bir rıhtıma veya başka bir tekne üzerine
düşmesi yamanması. |
YATAK YAPMAK : Yemini altına alan
yada yemini bulan balık sürüsünün bir süre aynı yerde
kalması. |
YATIM : Gemi direklerinin kıç tarafa
doğru olan eğimi. |
YATMAK : Bir geminin sancak veya
iskeleye yatık olması; Bir mevkide demirleyip zamanı
orada geçirmek. |
YEDEĞE ALMAK : Bir geminin bir başka
gemiyi bağlayıp çekmesi (yedekleme). |
YEDEĞE GİRMEK : Bir geminin başka
bir gemi tarafından çekilmesi (yedeklenmek). |
YEDEK BOYU : Yedek çeken geminin
kıçı ile yedeklenen geminin başı arasında kalan yatay
mesafe. |
YEDEK HALATI : Yedekleme işleminde
kullanılan halat. |
YEDİRMEK : Maruz kalınan bir
şiddetin etkisini ağır ağır azaltmak maksadıyla karşı
konulan eylem; Denizli havalarda dönüşlerin birden
yapılmaması küçük küçük dümen açısıyla dönülmesi. |
YEKE : Dümen
başına takılan ve dümenin istenilen tarafa basılması için
kullanılan demir veya ağaçtan yapılmış kol. Dümen. |
YELE : Balıkların sırt
yüzgeçlerinin en başta bulunanı. Birinci sırt yüzgeci. |
YELKEN SÖNDÜRME : Rüzgarların fazla
artması durumunda yelkenlerin azaltılması. |
YELKEN : Rüzgar kuvvetiyle hareket
eden gemilerde rüzgarı toplamak için yan yana dikilmiş
bezlerden meydana getirilmiş ve kullanıldığı yerlere
göre değişik biçimlerde olan yüzeyler. Yelkenler
direklere, çubuklara, serenlere, istiralyalara açılırlar
ve üzerine açıldıkları yerlerin isimleri ile
söylenirler. Yelkenler kare, dört köşe ve üç köşeli
olmak üzere yapılır. |
YELKEN AÇMAK/BASMAK : Yelkenleri
açıp hareket etmek. |
YELKEN BOŞALTMAK : Orsa alabanda
tramola ederken yelkendeki rüzgarı çıkarmak. |
YELKEN DOLDURMAK : Yelkenleri
rüzgarla şişecek biçimde dümen kullanmak. |
YELKEN KÖRLETMEK :Yelkenleri
uçurmamak için fırtına öncesinde yelkenleri tamamen
sarmak veya camadana vurmak. |
YELKEN UÇURMAK : Rüzgar şiddetinden
ötürü yelkenin parçalanması. |
YELKEN ÜZERİNDE : Yelkenle seyir
durumu. |
YELKENEL : Yelken biçen, tamir eden
usta. |
YELKENLİ TEKNE : Makinesinin olsa
bile kullanılmaması şartıyla, yelken ile seyreden tekne. |
YELPAZE : Dümenin su içindeki en
geniş kısmı. |
YEM : Kültür balıkçılığı ve hayvan
besiciliğinde kullanılan proteince zengin olup balık ve
balık yan ürünlerinden elde edilen besin. |
YEMLİK BALIKLAR : Aşağıdaki listede yer alan
türler, amatör avcılıkta yemlik balık
olarak kullanılabilecektir. Bir
amatör balıkçı livar yada canlı yem kovası içerisinde, çizelgede
yer alan türlerden, en fazla 30 adet yemlik balık
bulundurulabilir. Ekolojik açıdan zararlı yada potansiyel
zararlı balık türleri canlı yem olarak kullanılamaz.Yemlik
balıklar, avlanması hedeflenen türün avcılığının serbest olduğu
dönemde avlanabilirler. Yemlik balık boyu azami 12 cm olup,
bundan büyük boylar, avlanabilir balık sınıfında
değerlendirilir. Yasal sayı ve boy sınırlamaları dahilindeki
deniz ve tatlı su balıkları yem amacı ile kullanılabilir. 12
cm.’den küçük yemlik balıkların nakli yasaktır.
Bıyıklı balık (Barbus barbus),
Ulubat balığı (Acanthobrama mirabilis), Çaça (Sprattus sprattus),
Noktalı inci balığı (Alburnus bipunctatus), Çöpçü balığı (Nemacheilus
sp.) , Ot balığı (Phoxinus phoxinus), Horozbina (Blennius sp.),
Tirsi (Alosa fallax nilotica), İnci balığı (Alburnus alburnus),
Sardalya (Sardinella sp. Sardine sp.), İstavrit (Trachurus
trachurus), Kaya balığı (Neogobius sp.), Tatlısu kaya balığı (Proterorhinus
marmoratus), İzmarit (Maena smaris), Tatlısu gümüşü (Chalcalburnus
mossulensis), Karaburun (Chondrostoma sp.), Gümüş (Atherina
boyeri), |
YEM : Olta, sepet, pinter benzeri av
araçlarına takılan ya da konulan doğal ya da yapay
beslenme maddesi. |
YEMLİK UZATMA AĞI : Uzunluğu en
fazla 5 metre, yüksekliği en fazla 1,5 metre, göz
açıklığı en fazla 28 milimetre olan, sadece canlı yem
yakalanması amacı ile kullanılan fanyasız uzatma ağı
türü |
YEMLİYE OTURMAK : Yemli oltayla
balık tutmak. |
YENGEÇ DÖNENCESİ :Kuzey
yarımküredeki dönence. Yaz dönencesi-Gündönümü. Güneşin
kuzeyden güneye yönelmesi. |
YERLİ BALIKLAR :
Taş balığı. Bulundukları yeri hiç terketmeyen ve dar bir
bölgede dolaşan balıklar. Yerli Balıklar : Çurçur, Deniz
aygırı, Deniz iğnesi, dil balığı, flandra balığı,
gelincik, gün balığı, hani, horozbina, iskorpit, ispari,
kağıt balığı, kalkan, karagöz, kaya balıkları,
kırlangıç, kikla, kurbağa, lapina, lipsoz, mazak, öksüz,
ördek, pisi, sarıgöz, trokonya ve yassı balıklar. |
YETİŞEN TEKNE : Aynı kontra ve yönde
giden ve öndekine yaklaşan tekne. |
YILDIZ: Kuzeyden esen rüzgar. |
YİSA : Bir halatı hamle hamle
çekmek; hep birlikte yapılan işlerde çalışanları gayrete
getirmek için bağırılan sözcük. |
YİSA BERABER : Hep beraber, topluca. |
YİSA KÜREK : Küreklerin topaçlarına
basarak kürek palalarının yukarıya gelecek şekilde
kaldırılması için verilen komut. |
YOL KESMEK : Bir geminin hızının
azaltılması. |
YOL VERMEK (Yolundan çıkmak) : Bir
geminin hızının arttırılması veya çarpışma rotasında
iken sancak veya iskeleye dönerek mevcut rotadan
ayrılmak. |
YOLA ELVERİŞLİ GEMİ : Denize
elverişli olan gemi. Teşkilatı, yükleme durumu, yakıtı,
kumanyası, gemi adamlarının yeterliliği ve sayısı
bakımlarından yapacağı yolculuğun tehlikelerine karşı
koyabilmek için gerekli nitelikleri bünyesinde
bulunduran gemi. |
YOLCU GEMİSİ : Onikiden çok yolcu
taşıyan ticaret gemisi. |
YOLCU MOTORU : Tam boyları 42
metreden az olan ve liman sefer bölgesi içinde veya
merkez iskelesinden 25 milden uzaklaşmadan günübirlik
yolcu taşıyan ticaret gemisi. |
YOLLU GİTMEK : Bir geminin mümkün
olduğu kadar süratle ilerlemesi durumu. |
YOMA : 5-8 burgatalık, 3 veya 4
kollu, sağa bükümlü olarak yapılmış kalın lif halat.
Yomalar rıhtım ve şamandıralara bağlamada ve yedek
halatı olarak kullanılır. |
YOMA BAĞI : Aynı kalınlıkta olmayan
iki halatı birbirine bağlayan bağ. |
YOMA BÜKÜMÜ : Halat kolları
bükümünün tersine bükülmesi ile yapılan üç kollu halat. |
YÖNLER : Denizcilikte 4 ana yön ile
bunların arasındaki yönler şunlardır:
Batı
|
[west]
|
Günbatısı. |
Doğu |
[east] |
Gündoğusu. |
Güney
|
[south] |
Kıble. |
Kuzey |
[north] |
Yıldız. |
Güneydoğu |
[south-east] |
Keşişleme. |
Güneybatı |
[south-west] |
Lodos. |
Kuzeydoğu
|
[north-east] |
Poyraz. |
Kuzeybatı
|
[north-west] |
Karayel. |
Batı-güneybatı |
[west-southwest] |
Günbatısı-lodos. |
Batı-kuzeybatı |
[west-northwest] |
Günbatısı-karayel. |
Doğu-güneydoğu |
[east-southeast] |
Gündoğusu-keşişleme. |
Doğu-kuzeydoğu |
[east-northeast] |
Gündoğusu-poyraz. |
Güney-güneybatı |
[south-southwest] |
Kıble-lodos. |
Güney-güneydoğu |
[south
southeast] |
Kıble-keşişleme. |
Kuzey-kuzeydoğu |
[north-northeast] |
Yıldız-poyraz. |
Kuzey-kuzeybatı |
[north-northwest] |
Yıldız-karayel. |
|
YUFKA SU : Sığ su. Sıvanlık |
YUKARI AKINTI : Kuzeye doğru akan
akıntı. |
YUMRU : Sandal veya gemi bordalarına
yapılan koruyucu ağaç çıkıntılar. |
YUMUŞAK SU : Çözünmüş kalsiyum (Ca)
ve magnezyum (Mg) tuzları derişiminin
(konsantrasyonunun) az olduğu su. |
YÜK : Bir geminin taşımak için
aldığı mal. |
YÜK GEMİSİ : Yük taşıyan ve
taşıyacağı yolcu sayısı onikiyi (dahil) geçmeyen ticaret
gemisi. |
YÜK KAPORTASI : Yüklerin bordalardan
alınıp çıkarılması için gemilerin bordalarında ve su
kesimlerinin yukarısında açılmış kaportalar. |
YÜKLEMEK : Ticari yüklerin yükleme
planına uygun olarak gemi ambarlarına alınması. |
YÜKLEME LİMANI: Geminin taşıyacağı
yükleri aldığı/alacağı liman. |
YÜKLÜ SU HATTI : Geminin alabileceği
azami yükün değerini belirleyen ve geminin bordasında,
markalanmış olan hattır. S…….WL olarak gösterilmiştir. |
YÜKSELMEK : Bir yelken gemisinin
yaptığı orsasına seyirlerde rüzgar altına düşmeyip
istenilen tarafa doğru seyretmesi. |
YÜNLÜ : Oltaya bağlanan kurşundan
dökülmüş, ucu iğneli, ortasında bir tüy takılı olan
balık biçiminde av aleti. |
YÜZDÜRMEK : Batmış veya karaya
oturmuş bir gemiyi yüzer duruma getirmek. |
YÜZER HAVUZ : Gemilerin karina ve
sintine bakımları ile diğer onarımlarının yapılabilmesi
için gemilerin içine girdikleri ve bölmelerine su alarak
dalan sonra suyu tahliye ederek su üzerine çıkabilen
saçtan yapılmış yapı. |